11 Mayıs 2011 Çarşamba

Hayat'ın Gerçekleri


Sene 1959. Brezilyanın ünlü futbolcusu Didi, o zamanların yenilmez armadası, şampiyonlar ligininin yegane sagibi Real Madrid'e transfer olur. Real Madrid'de ağır abi Alfredo Di Stefano vardır tabi onla aynı mevkide ve o, Didiyi kendine hep tehdit olarak görmüştür. Didi, Real Madrid forması altında çıktığı 58 maçta 31 golün altına imzasını atarak yeteri kadar korkutmuştur Di Stefano'yu. 2 sene sonra Didi bavullarını toplar, ülkesine geri dönmeye karar vermiştir. Tesislere gelir, antremandan sonra herkesle teker teker vedalaşır soyunma odasında, ama bir kişi hariç. Sıra ona geldiğinde kapıya doğru hareketlenir ve sonra tekrar geri döner "Seninle Şili de görüşeceğiz" der. 1 sene sonra Şili de Dünya kupası düzenlenecektir. Di Stefano "Şiliye gidemeyecek kadar yaşlısın, senin işin bitmiş" der. Didi o zamanlar 33 yaşındadır, Stefano ise 36 buraya dikkat tabii. Sonra ikili birbirlerine 4-5 saniye tip tip bakıp ayrılırlar. Ertesi sene Didi, Brezilya ile dünya kupasını kaldırırken, Di stefano ise sakatlğından ötürü Arjantin ile kupaya gidemez, milli takım kariyerine son noktayı koyar.

Effenberg


Sene 2003. Stefan Effenberg I showed them all adlı otobiyografisini yazıyor, Bayern Munih'te yaşadıklarını falan anlatıyor, takım arkadaşlarından bahsediyor, klişe bir futbol otobiyografisi.Ama kitapta ilginç bir kısım var. Takım arkadaşı Lothar Matthäus hakkında, "İşte Lothar Matthäus'un futboldan anladığı bu" adlı bir bölüm var 1 sayfa, ve o sayfa bomboş.

Jack Willshere


Beyin Bergkamp.
Yürek Adams.
Cesaret Keown.
Dayanıklılık Parlour.
Kontrol Pires.
Sol ayak Brady.

10 Mayıs 2011 Salı

Şişman Kral


Aslında bu adam için gerçekten tam bir Yılmaz Özdil yazısı stilinde yazmak lazım çünkü her senesi bir olay, kendisi bir olay, futbol için bambaşka, bizim görüp görebileceğimiz çocukluğumuzun anılarını taptaze tutabilen birisi o. Fenomen o. Brezilya da 90'lı yıllarda çocukluklarını yaşayanların idolü. 95 yılından itibaren doğan çocukların %50 sinin isim babası o. Ronaldo.

17 yaşında sene 1993. Kramponlarını giymiş sahada mavi beyaz formasıyla gencecik bir çocuk. Genç yetenek diye dolanıyor ismi ortalarda her Brezilyalıya takılan "Yeni Pele" den oda nasibini alanlardan. 17 yaşında bir çocuk bizim ligimiz de sahaya çıksa git halı saha da top oyna ya da gel sene deplasmanlı süper gençte oynatalım biraz daha yaşını küçültür 3 sene sonra 17 yaşında çıkartırız diye beynini yıkarlar ya.. Çıkıyor o sezon sahaya formasını terletiyor 14 maçta atıyor 12 golünü maç başına 0.8 gol ortalaması bu çocuk dikkat henüz 17 yaşında !!
Yaz ayı geliyor 17 yaşında bir çocuk Dünya kupası kadrosuna seçiliyor Brezilya gibi bir futbol fabrikasından 17 yaşında bir çocuk aday kadroda. 17 yaşında düşüyor abileriyle beraber 94 Amerikaya yolları ama oynamıyor çocuk sadece yedek kulubesinde tecrübe kazanıyor canlı canlı.. Şampiyon oluyor o sene Brezilya Dünya kupasında Kolombiyalı Pablo Escobar'ın kendi kalesine gol attığı için ülkesine döndüğünde öldürüldüğü dünya kupasında. Roberto Baggio kaçırıyor penaltıyı vuruyor topu Harrana bu çocuk 17 yaşında tadıyor kupayı ve başarıyı herkesin senelerce uğraşıpta hayallerini süslediği kupayı abilerinden alıp elinde tutabiliyor.

Ertesi sezon oluyor Hollanda Brezilya arası gözlemciler bu çocukta iş var diyip kapıyorlar bunu kendi ülkelerine sonradan büyük bir kulübe tertemiz kitleriz hesabına. Psv alıyor bu çocuğu 18 yaşında tadıyor avrupanın ilk kokusunu. İlk sezonda 30 gol atıyor 34 maçta. Çocuk bas bas bağırıyor ben gol için doğmuşum diye. İkinci sezon tabi aynen benim gibi ballandıra ballandıra anlatan birisi değdiriyor nazarı bizim çocuğa sakatlanıyor çocuk ama o sene çıktığı 14 maçta 12 gol atıyor gene diyor ki "ben büyüğüm". 2 sezonda psv eindhoven taraftarına yaptığı etki inanılmaz oluyor. Yol bu sefer daha büyük bir yere çıkıyor. İspanyanın doğu sahillerine gidiyor buradan. Barcelona kıyılarına..

Kıyılarda bir sene takılıyor Ronaldo, Barceona forması altında. Tüm resmi müsabakalarda 49 maç 47 gol. Gol için yaratılmak deniyor buna işte. 20 yaşında dünyanın en genç "FIFA YILIN FUTBOLCUSU" ödülünü kazanıyor, Ballon d'Or da ise 2. sırada oluyor. Matthias Sammer o sene Ballon'u kazanıyor. 3.sırada ki isim Alan shearer..

Barcelona ile kontrat yenilemede problem çıkıyor. Inter gene zengin kulüp, basıyor 19 milyon euroyu ver diyorlar bizim olsun Ronaldo. Ronaldo kulüpten içeri giriyor. Uefa kupası da geliyor , Inter gene büyük kulüpler de adı gözükmeye başlıyor. Ronaldo ise o sene hem ikinci defa Yılın futbolcusu ödülüne layık görülüyor. Hemde yanında Ballon d'Or uda götürüyor. O sene Dünya kupası var biz hepimizin çocukken hatırladığı. Fransa karşısında final maçında tarumar oluyor Brezilya ve 2. bitiriyor kupayı. 3. kez avrupanın en iyi futbolcusu seçiliyor Ronaldo. Ve artık herkes tek bir ağızdan konuşuyor. Ronaldo Dünyanın 1 numarası !
21 Kasım 1999. Klasik bir kasap havası İtalyası şeklinde Inter Lecce ile oynuyor. Ronaldoyu biçiyorlar ve Ronaldo bitiyor. Futbolu bitti diyorlar, yürüyemez diyorlar. Tendonlar kopmuş sahada kıvranıyor 1 numara. O artık çocuk değil, 1 numara ! Yanına hangi futbolcu geliyorsa ellerini başına sıkıştırıp uzaklaşıyor oradan.
Dönüşü Ronaldonun 12 Nisan 2000 yılında oluyor. Sadece 7 dakika. Gene aynı yer, aynı sakatlık. Sonra ki dönüş ise 2002 dünya kupası. Aylarca süren Operasyonlar, dinlenmeler antremanlar.
Dünya kupası kadrosuna seçilince Ronaldo herkes bir ümitle bakıyor tabi ki, acaba geri dönüş olur mu, efsane yeniden doğar mı diye. Senelerdir maça çıkmayan bir adam ülkesi adına Dünya kupasında oynayacak. İşte Fenomen burada başlatıyor 2. dönemini. Brezilya dünya kupasını kazanıyor. Ronaldo 3.defa yılın futbolcusu ödülüne layık görülüyor. İnter'de o kadar sakat geçirdiği sezonlara rağmen 5 senede 99 maç 59 gol tüm resmi müsabakalar. 5 senede 2 sezon oynayan bir adam için inanılmaz bir rakam. İnter'in iş işlerinde tüm zamanların en iyi 20. interli oyuncusu olarak göze çarpar Ronaldo buda ayrı bir muamma.
Real Madride 39 milyon dolara transfer oluyor fenomen. İlk sezonunda 23 gol ve la liga şampiyonluğu. gelmiş geçmiş en iyi oyuncu deniyor artık onun için. Ne Pele bıraktı, ne Maradona diyorlar. Kendi ismini yarattı o. Brezilyada her aile, eğer doğacak çocuğunun futbolcu olmasını istiyorsa ismini Ronaldo koyuyordu artık. Pele nüfus müdürlüğünden silinmişti. Ronaldo daha karizmatik duruyordu zaten. Sonrası Milan macerası, Brezilyaya dönüş, Corinthians anıları. Hepsini bir kenara bırakalım.

O, 14 şubatta futbola veda etti. Her sevgilinin başına gelir ya bir sevgililer günü ayrılığı. Onun kisi daha vurucu oldu. Hem kendisini vurdu gözyaşları sel oldu, hem de o sele biz tanık olduk.

Çok yaşa Fenomen ! Futbol seni asla unutmayacak...