30 Kasım 2010 Salı

Saçmalık !


Real Madrid başkanı Florentino eminim dün bir bu gün 2 noluyoruz lan diyordur. Bende olsam derdim. Ama sen halen daha ofansa yatırım yaparsa demeye devam edeceksin. Neyse konumuza dönelim. Uefa disiplin kurulu kurnazlığa ceza kesmiş Real Madrid'e. Mourinho ya 1 maç ceza artı 40 bin euro para cezası, sarı kart gören futbolcular Xabi Alonso ve Sergio Ramos 20 bin euro para cezası, iletişim fakültesi mezunu kalecilerimiz Dudek ve Casillas da 10 bin euro para cezasına çarptırılmış. O zaman bende şimdi diyorum ki bu hafta Berbatov Blackburn Roverse hayatında oynamadığı futbolu bir anda sergileyerek gözlerimizin bozulmasına sebebiyet verdi 50 bin euro ceza hatta Ferguson hocalığı bıraksın daha evvel böyle bu adamı oynatmadı diye, Messiyi ofansif orta saha oynatan Guardiolayada ceza verelim araya çok iyi toplar atmasını söylediği için. Ne var yani bir adam futbolcularını 2. tur maçlarında kart sınırında risk altında oynamasını istemediğinden 2.sarı kartı görüp son maçlarda dinlendirmek istemesi. Gayet akıllıca ve mantıklıca. Buna ceza verilmesi çok saçma. Bilerek kart gören, hırsına yenik düşüp rakibine bilerek sert giren bir sürü futbolcu var hatta öyle ki teknik direktöründen aldığı komutla bunları yapanlar var ve daha evvelden böyle bir olaya hiç rastlanmadı. Medyanın Mourinhonun sihirbazlıklarını çok fazla milletin gözünün içine sokması bu sonuçları doğurdu. He Reale koyar mı ? Bence koymaz. Ama olayın özü çok saçma. Taktiğe ceza mı verilir birader ?!

Ben olsam resimde ki salağa ceza verirdim. Kim olduğunu iyi biliyorsunuz, gitmiş bir de "hocam nesi kırmızı kart diye itiraz ediyor" hey Allah'ım ...


Bir Madridista'nın günlüğü...


Başla bir yerden demişler. Dakika henüz 10, yeni yetme stoperin yapmayacağı hatayı yapan Ricardo Carvalho, gol Xavi. Dakika 18, Ramos eller arkada eline değmesin diye ama bilmiyor ki karşısında ki süratlı futbolcu ve o hareket onun diğer kabiliyetlerini de kısacak, içeri çeviriyor, Casillas'ın hatasını geçtin ben bir kenara o resmi bulup koyucam Pedro golü attıktan sonra topla beraber içeri giren bir Marcelo var. Tutması gereken adamın 4 metre arkasında.. Sürekli bir tahrik Nou Camp'da. İlla ki olacak, olması gereken bu. Sen Ronaldoysan, kanmayacaksın. Guardiolayı itmeler, amaçları zaten seni oyuna küstürmek zaten vermişler Spartacus'u arkana, neyin peşindesin top almaya bak. Real'in maç boyunca yakaladığı en net gol pozisyonu Ronaldonun Benzemaya attığı, Benzema'nın içe kat etmeyip dış açıyla topu beklediği pozisyondur ki orada da Abidal aldı attı kornere. İlk yarı geçti dikkat edin Mesuttan söz etmedim. Türk olduğunu kanıtladı bu maçla Mesut. Ayakları titredi, kornerleri yetişmedi. Peki ya oyuna giren Lassana Diarra. Çok değil 2 sene evvel meşhur maçta Real Madridin orta sahasında bel kemiğiydi bu adam. 6 kırık vardı. Bu gün 11'e çıkardı sağolsun.
Şu saatten itibaren kimse artık dememeli "Abi Barcelonada Messiyi besliyorlar Xavi-Inıesta yoksa adam değil." Adam bu gün önce bir besmele çekti, sonra Real'i geri besleme sistemine çevirdi. Xavi-Inıesta-Busqets karşısında çalı süpürgesine dönmüş Khedira-Alonso-Lass'ı napıcaz peki. Lass kırık, Marcelo dayıoğlu Carlos kontenjanıyla hala oynuyor ve ısrarla o mevkiye senelerdir sırıtmasına rağmen transfer yapılmıyor. Arbeloa sesleri duydum şuan ve güldüm ona transfer denmez fazlalık o. Alonso bu takıma 2 senedir bekleneni veremiyor çünkü bu ligde Barcelona kuralları geçerli, kısa pas. Premier lige attığın 50 metre pası burada atarsan Messi o topu onune aldığında tık tık tık tık tık gider sende çilli suratınla bakarsın ancak arkasından. Bojan oyuna mahalle maçlarında fark açıldıktan sonra "hele şu bizim yeğen de girsin gol yüzü görsün" diyen amcaları için girdi. 2 net pozisyondan yararlanamadı, piyango Jeffrene vurdu, oda asistini yaptı. Mourinho 3 ten sonra eminim flashbackle geri dönmüş, ulan ben nou campta interle böyle oynasam ne olurdu diye düşünmüştür. Karizması sarsıldı, Barnabeu ya artık her hafta bu maçı izleyerek mi hazırlar takımını bilemem ama, şimdiden başlasa iyi eder. Diğer gollerden bahsetmedim evet maç 5-0 bitti ama, eminim bu maç Barcelona 3 pasta kaleye giden bir takım olsaydı 10-0 olurdu çünkü böyle orta saha zaafı olamaz, Real Madrid gibi bir takımda olmamalı. Ramos'un yaptığı pozisyona gelince, profesyonelliğe aykırı, ama 5-0 tan sonra derbi de profesyonel herhangi bir şey kalmaz Ramos'u severim "sevgilerle" dedi Nou Camp'a veda etti. Mourinho'nun Ramos'u alıp soyunma odasına götürürken ki surat ifadesi aslında maçı tamamen özetliyor. Hüzün, keder ve acı. Ama bu orta sahayla her Barcelona maçı böyle olur..

5 Haziran 2010 Cumartesi

Chelsea İçin Gusül Vakti


Kulübün adında deniz ismi geçiyor. Lakapları deniz aslanları ama adamlar sudan, abdestten bir haber. Önce Essien gitti, sonra Ballack takip etti, Ballack yoksa bende yokum dedi Drogba, ( hatırlayın 2 sene evvelki finalde frikik kapışmasını, ben kullanacağım olayını) oda sakatlandı. Şimdide sıra Obi Mikel'e gelmiş. Oda yok. Ne talihsiz bir takımmış lan bu Chelsea. İlk turda karşısına Mourinho çıkar. Yarı finalde Barcelonanın yaptığı penaltılar verilmez, elenir. Sonra oyuncularını dünya kupasına yollar sakatlanır gelir. Bir duşa girin yeğen.

3 Haziran 2010 Perşembe

Bir Devir Kapanırken Geride Kalanlar


Oda en az futbolcuları kadar istemişti şampiyon olmayı. Oda en az taraftarı kadar istemişti o dünyanın en zevkli liginin kupasını kaldırmayı. Bazen sakatlıklar onun düzenini bozdu, bazen kulübün sahipleri. Şimdi gidiyor bu kulüpten. 2004 yılında başlayan film, 2010 da son buluyor hüzünle onun için. Evet, Liverpool'da Rafael Benitez dönemi son buldu. O bu kulübe veda ederken 1 şampiyonlar ligi kupası, bir şampiyonlar ligi finali, bir fa kupası ve birde lig ikinciliği. Kim bilir, belki bu son söylediğim ikincilik değil de şampiyonluk olsa, şimdi kimse böyle bir şeyden söz etmiyor olacaktı.

1 Haziran 2010 Salı

Cennete Gidebilirim...



Portekiz Milli Takım Kaleci Antrenörü Dan Gaspar, Cristiano Ronaldo ile yaşadığı duygusal bir anısını kaleme aldı. İşte Dan Gaspar'ın hikâyesinden derlediğimiz bölümler: "Adım Dan Gaspar ve sizlerle Cristiano Ronaldo ile yaşadığım bir anıyı anlatmak istiyorum. Bu hikâyeden kimsenin haberdar olmadığını biliyorum ancak birisinin bunu anlatması gerekirdi. Bir süperstarın görünmeyen özelliklerini de paylaşmış olacağım. Öncelikle Portekiz Teknik Direktörü Carlos Queiroz tarafından teknik ekip kadrosuna çağırıldığım için kendimi çok şanslı hissettiğimi belirtmek isterim. Carlos ile daha önce de çalışma fırsatım olmuştu. Portekiz takımının bir parçası olmak benim için gurur verici. Bir kaç yıl önce, futbol akademisinde çalışan bir arkadaşım olan John Moreira'dan bir telefon aldım. Kendisi ve ailesiyle uzun yıllara dayanan yakın bağlarımız var. Futbolcu adayı olan oğlu Brandon, dizinden bir problem yaşıyordu. Doktorlar bunun futboldan kaynaklandığını söylediler. Ancak daha sonra anlaşıldı ki, Brandon kemik kanseriydi. Ailenin oldukça zorlu bir karar vermesi gerekiyordu; Brandon'un ya bacağı kesilecekti, ya da kemoterapiye devam edilecek ve sonuç alınması bekeleneckti. Brandon ise tam bir futbol aşığıydı. Ve bu genç adam için hayatının geri kalanını tek bacağı olmadan geçirmek tam bir kâbustu. Aile, kemoterapiye devam etmeyi seçti. Bu zorlu dönemlerde John sürekli beni arayarak Brandon'un hakkında bilgi veriyordu. Bir günkemoterapinin istenen sonuçları vermediğini ve kanserin vücudun diğer yerlerine de sıçradığını öğrendim. Bunu duyar duymaz uçağa atladım ve Toronto'ya gittim. Brandon gerçekten özel bir çocuktu. Benim ona destek ve moral vermem gereken yerde, o bana veriyordu. Gerçekten çok sakin ve korkusuzdu. Savaçcı bir ruha sahipti ve bu bizi biraz olsun rahatlatıyordu. 16 yaşındaki bu genç adam, gittikçe kötüye giden durumuna rağmen kısık sesiyle tek bir şey söylüyordu: "Kimsenin gergin olmasına gerek yok. Tanrı böyle istedi" Babası John, oğlunun kendisine birkaç dilekte bulunduğunu ve bunlardan birinin Old Trafford'a giderek Cristiano Ronaldo'nun antrenmanını izlemek olduğunu söyledi. Ancak ne yazık ki şartlar elvermedi ve Brandon'un bu isteği gerçekleşmedi. Birçok futbolcu adayı gencin olduğu gibi Brando'nun da idolü Cristiano Ronaldo'ydu. O, Ronaldo'nun yeryüzündeki en iyi futbolcu olduğunu söylüyordu ve Brando'nun yatakodasının duvarları, Ronaldo fotoğraflarıyla kaplıydı. John bana Ronaldo'yla iletişim kurarak yıldız futbolcunun hayatını yitirmek üzere olan oğlunu arayıp arayamayacağını sordu. Ona Ronaldo ile Portekiz 23 Yaş Altı Milli Takımı'nda yalnızca bir maçta çalışma fırsatı bulduğumu söyledim. Ronaldo'nun beni hatırlayıp hatırlamayacağını bilmiyordum ancak elimden gelenin en iyisini yapmaya kararlıydım. Bunu, arkadaşım ve oğlu için yapmalıydım. Hemen Portekiz Milli Takım Teknik Direktörü Carlos Queiroz'u aradım ve Brandon'un durumunu anlattım. Carlos ve ben birçok projede birlikte çalıştık ve birbirimizi yıllardan beri tanıyoruz. Kardeş gibiyiz. Carlos'a, "Senden bugüne kadar hiçbir şey istemedim. Ancak bu özel isteği benim için yerine getirebilirsen o aileyi çok mutlu edeceksin" dedim. Carlos bunu yapmaya çalışacağını, ancak söz veremeyeceğini söyledi. Ancak şunu çok iyi biliyordum ki, bu konuda bana yardımcı olabilecek tek kişi oydu. Yoksa Ronaldo ile iletişim kurabilmek için aradaki menajerleri, avukatları... vs. atlatmak oldukça zordur ve bu ne kadar sürer belli olmaz.

Carlos o günün akşamında beni aradı ve, "Her şey yolunda" dedi. Carlos'un bunu yapacağını biliyordum. Brandon'un Manchester United, Benfica ve Porto taraftarı olduğunu biliyordum. Birkaç isimle konuştum ve Brandon'u arayarak ona moral verip veremeyeceklerini sordum. Benfica'dan Jose Moreira, Porto'dan

Vitor Baia ve Carlos Queiroz onu arayarak moral ve destek verdiler. Onların hepsi özel insanlardı, ancak Brandon'un gözünde Ronaldo'nun yeri apayrıydı ve o henüz aramamıştı. Daha sonra Hartford Üniversitesi'ne geri döndüm. Okul takımının maçı vardı en geç cuma günü orada olmam gerekiyordu. Cumartesi akşamı benim için çok keyifli geçmişti. Okul takımı maçı kazanmış ve John, Ronaldo'nun Brando'yu aradığını söylemişti. O an içim çok rahatladı ve kendimi çok huzurlu hissettim. Daha da güzeli, Brandon'a kendisini sık sık arayacağını söylemiş. Telefon konuşmasında Ronaldo hafta sonunda Chelsea ile oynayacakları karşılaşmada giyeceği formayı ve kramponu kendisine yollayacağını söylemiş. Brandon ise bu konuşmanın ardından "Şu an dünyanın en mutlu insanı benim. Az önce idolümle konuştum buna inanamıyorum" diyerek duyduğu mutluluğu dile getirmiş. Ronaldo o günün ardından Brandon'a yazmaya ve onu aramaya devam etti. Brandon henüz 17 yaşındayken, 3 Ekim 2008 tarihinde hayatını kaybetti. Bunun ardından Ronaldo, Brandon'un evine imzalı kramponlarını ve formasını yollayarak yanına bir not yazdı. Notta: "Gerçek şampiyon, son nefesini verene dek savaşandır. Benim için Brandon, gerçek bir şampiyondur" yazıyordu. Toronto'ya geri döndüm ve Brandon'un cenazesine katıldım. Ronaldo'nun tüm eşyaları paketlenmişti ve tabutunun yanında duruyordu. Gerçekten inanılmaz bir görüntüydü. Şubat ayında tekrar bir seminer için Toronto'ya gitmem gerekti. John ile görüştüğümüzde Brandon'un mezarına gittik. Manzarayı gördüğümde ise adeta şok oldum. Cristiano Ronaldo'nun forması ve kramponları mezarının yanı başında duruyordu. Onların altında ise Ronaldo'nun yolladığı nottaki sözler yazıyordu. Daha sonra Carlos Queiroz, beni Dünya Kupası hazırlıkları için Portekiz Milli Takım teknikheyetine davet etti. Takımda 2008 FIFA Yılın Oyuncusu seçilen Ronaldo da vardı. Lizbon'daki milli kampta bir öğle yemeğinde Ronaldo ile yan yana yemek yiyorduk. Ona özel bir hikâye anlatacağımı söyledim ve birkaç dakika konuşup konuşamayacağımızı sordum. Kabul etti ve odama geçtik. Ronaldo ile görüşmemiz oldukça duygusal geçti ve onunla Brandon'un özel bir ayrıntısını paylaşmak istedim. Brandon'un günlüğünü masaya koyarak son sayfasını açtım. Sayfada, "Ronaldo ile konuştum. Artık cennete gidebilirim" yazıyordu"

Goal.com'dan alıntıdır.

28 Mayıs 2010 Cuma

Portakal mı Oluyorsun Ey Panzer


Sorarlar adama Robben den sonra sürekli bayern münih ve Real den eskime hollandalıları transfer etme girişimlerinden sonra. Portakal mı olacaksın başımıza ey panzer. Robben bu günlerde açıklama yapmış. Van der vaart Bayerne gelmek istiyor diye. Bizim fotomaç da halen daha van der vaart 5 milyon euro yıllığa fenerde diyor. Zaten o fotomaç, daha evvelden interte bunalan zlatanıda Fenere getiriyordu. Aziz başkan istemedi..

Hleb, Gözüm Dikkat Et Kendine


Bizim Pro Evolition serisinden meşhur olan adamdır Hleb. Türkiye de eminim kimse onu Pes olmasa tanımazdı. Tamam Arsenal'de oynuyordu ama adı Hleb lan ne kadar takip edersin. Neyse efendim bu arkadaşı yüksek ateş nedeniyle hastahaneye kaldırmışlar. İstanbulun bu sıcak oralarda onu bile vurmuş. Geçmiş olsun Hlebcim.

At Yalanı ...


Bu işler her yerde maalesef böyle yürüyor. Neymiş efendim, Türkiye finalde 7 oya karşın 6 oyla kaybetmiş. Tamam Şenez Erzik gibi ulu bir insan orada as başkanlık yapıyor ama, asıl başkan belli. Fransız. bize de gene klasik Türk işi avuntularımız kalıyor. Abi bak gördün mü 7 ye 6 kaybetmişiz. Oradan çıksa biri bize verse işler değişirdi. Lan bir yürü git .. !

Bu gün açıklandı 2016 ya ev sahipliği yapacak ülke. Pek tabi ki böyle yazdım. Ev sahibi baktılar en yakın da Fransa'ya nerede kupa verebiliriz. Tabi kide 2016 da. Hayat başkana güzel be . Gene bize yıldızları izlemek seyretmek haram. İnşallah onlarla oynamak nasip olur.

21 Mayıs 2010 Cuma

Madrid Ne Arar La Final de ? Kupa Barnebeuda


Önce stadımızı tanımak lazım. Santiago Barnabeu 27 ekim 1944 de çalışmalarına başkanmış bir stadyum. Stadın ilk adı Estadio Chamartin iken 4 ocak 1955' de santiago barnabeu ismini almıştır. Stadın kapasitesi ilk başlarda 120.000 i bulurken, bu daha sonradan 85.000 kişiye inmiştir. Stadın tamamı koltuklu ve uefa'nın son teknolojisine uygun bir yapıdadır. Stadın ayrıca metroya uzantısı da vardır. Öğrenciye 1,5 lira olup bindiğinizde hop barnabeu durağında inebiliyorsunuz. Aktarma varmış...
La Gazetta Della Sport'un finalle ilgili koyduğu resimde göze çarpan, bu stadı daha evvelden tanıyan 3 isim var. 3'üde Real Madridden işe yaramaz diye satılmış isim. Samuel Eto'o, Arjen Robben, Wesley Sneijder. Bu kelepir satışlardan en yakını zaten geçen sene oldu. Perez eminim şimdi düşünüyordur ulan ben ne bok yedim de şu iki portakalı sattım diye.
Ve usta ile çırak sonunda karşı karşıya. Aslında bir filmin sonu gibi. Yanında tercümanlığa başladığın birinin karşısına dünyanın kulüpler bazında en saygın, en iyisinin seçildiği kupada karşısına çıkıyorsun. Van gaal ile Mourinho final öncesi birbirlerine iki çift laf ettiler tabi. bu laflar içinse buyurun



Seneler sonra ilk defa bu finalde bir İspanyol ve bir İngiliz yok. 2 İngiliz de yok. Asıl beklenen 2 İspanyol da yok. Final de bu sefer bir İtalyan var. 45 senedir bu kupayı alamayan, 5 senedir İtalyayı silip süpüren İnternazionale. Diğer tarafta ise, 1999'da bu kupanın bir ucundan tutmuşken 2 dakikada Manchester United'dan ağız burun dayak yiyen ve neye uğradığını şaşıran, Almanya da bütün sosyetenin ve elit insanların takımı Bayern Munih.

8 Mayıs 2010 Cumartesi

pique ibrahimoviç vol 2.

İboya katalunya pek iyi gelmemiş ..

Sen Git, Ablan Gelsin..


Zlatan abimizi sinirlendirmeyin lan. Gay misin diye sorulur mu o adama. Neyse haberimize geçelim. İspanya basını şu yukarıda fotoğrafı bomba gibi düşürdü medyaya. Bir muhabir de gelmiş demiş ki Zlatana sormuş "gay misiniz?" diye. Zlatanın cevabı ne olmuş ?


- Ablanı evime gönder, bende ibne olup olmadığımı göstereyim.


Nokta atışı bu olsa gerek.

6 Mayıs 2010 Perşembe

Dersimiz İtalya Futbolu..

Öncelik olarak bu tekmeye dikkat değinmek istedim. Bu tekme İtalya futbolunun özünü anlatır. Dün ki İtalya kupası finali maçından gayet güzel bir görüntü. Maç boyunca şamaroğlanı ilan edilen Balotelliye en calıcı tekme. Hepsi Materazzi Reisin suçu. Adamı dövmesen rakip takım da onu şamaroğlanı bellemezdi. Tottiyi sinirlendirmeye gerek yok zaten adam başlı başına Roma kulübünün kale arkasından yetişmiş birisi olarak sinirle üretilmiş bir futbolcu. Hiç yadırgamadım, dediğim gibi bu tekme italya futbolunun özüdür. Bu resim kayıtlara geçmeli.

Bu maça dair en güzel olay ise ..

Mentre Tu Facevi "OH NOO"

To Madre Faceva "OH SIIII"

İtalyan taraftarları her zaman kendime en yakın hissettiğim taraftar grubu olarak görmüşümdür bir Türk taraftar olarak. Nitekim bunu da fazlasıla gösteriyorlar. Dün ki İtalya Kupası maçından güzel bir cevap olmuş Lazio taraftarlarına. Geçen hafta Lazio taraftarı, İnterin kendi takımlarına attığı her golden sonra çıkardıkları "oh noo" pankartına çakmışlar cevabı.

Sen orada "oh noo" derken

Annen "oh evet" diyordu..


29 Nisan 2010 Perşembe

Finale Giderken Geride Kalanlar


Zlatan İbrahimoviç: İnter den ayrılma isteği "şampiyonlar liginde final oynamak ve kupayı kaldırmak isteyen bir kulüpte oynamak istiyorum" dedi. Barcelonaya transfer oldu. Şimdi evine gidiyor 22 Mayıs da ki final maçını seyretcek. İnter finalde.

Wesley Sneijder: Real Madrid de çok portakal var dendi. İlk kurban o oldu.15 milyon euro'ya gitti. Perez'in şampiyonlar ligini evimizde kaldırabileceğimiz bir kadro kurma hayalinde kurban ettiklerinden biri oldu. Şimdi kendisi finalde. Takımının da beyni vazifesinde. Perez de inşaatının temellerini atıyor.

Arjen Robben: Real Madrid onu transferin son dönemine kadar satmadı, Ribery'i bekledi, takasta kullanmak istedi. Olmadı. Sonunda 20 milyon euroya sattı. Şimdi Robben Bayern Münihle finalde. Robben de yıldız statüsünde Münih'de Ribery'i geride bıraktı. Perezin Madridi liderin bir puan gerisinde 2.sırada. Geçen sene Robbenin taşıdığı Real Madridden farksız. Sen Ribery'i bekleyeme devam et Perez..

Jose Mourinho: Takımı şampiyonlar liginde, gruplara kötü başlangıç yapınca ilk açıklaması " İnterin şampiyonlar ligini kazanmak zorunda olduğunu sananlar futboldan anlamayanlar" dedi. Kendi çabasıyla, zekasıyla finale çıkardı takımını.

Frank Ribery: Real Madride gitmek istiyorum dedi. Gitseydi Real Madrid çok daha iyi bir hücum gücü olan bir takım görünüme erişecekti. Belki finale kalabilirlerdi. Gidemedi takımında kaldı. Kaderinde varmış ki, ne o final oynayabilecek, nede Real Madrid. Bu durumdan faydalanan adam da şüphesiz kontratında son sezonu yazan HAMİT ALTINTOP'tur. Ribery de Dünya kupası sonrası Real Madrid, Zidane ve kendisi arasında 3 lü kurar imzayı atar.

FAZLA SÖZE GEREK YOK !

22 Nisan 2010 Perşembe

Materazzi Reis Üşüyoruz !


İnter'in arızası bu sefer fena şapa oturdu. Yok ben a.c. milan taraftarıyım, yok ben formasını giyerim ortalarda gezerim, gol attığımda sevinmem falan. Gerek yok bunlara güzel kardeşim. Ben o takımda oynuyor olsam ve fanatik milan taraftarı olsam bile bir şey için susarım. Oda Marco Materazzi. Formayı fırlatınca tabii gitmiş Materazzi lan senin kafasını ..... diye girişmiş Balotelliye. Bunu görende iboviç. Oda hayatında böyle bir şey görmediğini, aynısını bana yapsa Materazziyi 2 dakikada yere sereceğini söylemiş. Serer, zira dövüş tekniklerini biliyor ama devlerin kavgasına gerek yok. Bu adam da tıpkı bizim ülkemizde bulunan Colin Kazım ve Batuhanın kırması işte. Yetenekli, fizikli kısacası görünüm itibarı ile herşeyi tam, ama mental olarak inanılmaz alt kapasite oyuncusu. Mourinho, Balotelli konusunda ısrarcı. Pazar günü oynayacak demiş. Bence bu adamın biraz sosyal aktivitilere katılıp kendini geliştirmesi gerek. Ben iboviç gibi düşünmüyorum. Materazzinin ellerinden öpüyorum. Reis !

21 Nisan 2010 Çarşamba

Nasıl Koydu Ama ?!


7 senedir yenilmiyor kendi evinde. Sen mi yeneceksin ? Uzay takımı olsan da, bu adamı kendi evinde yenemezsin. Savunma işte olması gereken savunma. Nou Camp da Messi faktörü falan filan var tabii ama, İnter oraya çok avantajlı ve çok iyi bir savunma ile gidiyor. Milito gözlerinden öperim canım benim. Başlık aslında benim diyeceklerimi kısaca özetliyor. Resimde güzel değil mi =) ?

11 Nisan 2010 Pazar

RUHSUZLAR!!


Daha ne istiyorsunuz ? Adamlar 7 kişi mi çıksınlar yenmeniz için. Bu maç hakkında söylenebilecek her şeyi sadece Arbeloa , Garay, Albiol 3 lüsünü takip ederek gözlemleyebilirsiniz. Bu nasıl bir transfer politikası. Bu nasıl bir düzen. Bu kadar yavaş ve tekniği yetersiz defans hattı olur mu ya ? Real Madrid gibi ülkenin en önemli 2 takımından birisinin defansına bakar mısınız ? Diğer takımla arada ki uçurum farkına bakar mısınız ? Ne peki bunun sebebi. Gereksiz doluluk. Yanlış seçimler. Bu takımda Sneijder kalsa, Robben kalsa böyle olur muydu ? Van der Vaart ın bu takımda ne işi var. Gago neden burada. Muhammadou Diarra, Lassana Diarra o bu şu. Bu takımda neden bu kadar ön libero fazlalığı var. Beşiktaş bile bu kadar ön libero denemedi. Bu takımda bu doluluk neden ? Bu takımda gereksiz adam sayısının fazla olmasının sebebi nedir ? Calderon başkanlığı pereze devretmeden önce kazık mı attı bize ? Sözleşmelerine ek madde mi koydurttu ? Bu takım sezon başında şuan yedek beklettiği adamla 35-40 sayarken, Vidici cartı curtu sende oynamak için can atarken, allahın kazması Arbeloa neden ? Dünyada Vargas var, Gareth Bale var, Ashley Cole var!. Var oğlu var anasını satıyım. Bu adam senin altyapından çıktı diye almak zorunda mısın?! Madem uzay takımı olmak istiyorsun tıpkı rakibin gibi ! Önce dünyadan iki 3 tane düzgün adam al da adam gibi topunu oyna. Bu günün açılımı rezalettir. Bu günün açılımı Xavi Messinin öz kullandığı sol ayağına attığı pasa özenen Gago, arkadaşı hangi ayağını daha iyi kullanıyor bilmeden Ronaldonun ayağına sol çizgide sadece sol ayağını kullanabilceği yerde attığı paslardır. Bu günün özeti, Real Madrid takımı ruhsuzlar takımıdır ve bu takımda acil temizliğe ihtiyaç var !!

8 Nisan 2010 Perşembe

El-Classico Günleri

4 gün sonra bir derbiden çok daha öte, bir toprağın içersinde çatışma içerisinde olan ve senelerdir bitmek tükenmek bilmeyen bir iç çatışmanın futbola yansıyışını ve yaşayışını anlatan bir maç var. Bu gün futboldan daha öte, futbolun asla futboldan ibaret olmadığını hepimize anlatacak olan gün. Bu gün baktığımızda, dünyanın en büyük yıldızlarını barındıran iki klubün mücadele vereceği, şuanda dünyanın en iyi iki oyuncusu olarak gösterilen Ronaldo ve Messi'nin kapışacağı, orta sahada Kakanın, Xabi Alonsonun, Xavi Hernandez'in, İniesta'nın, forvetde paha biçilemez karizmalarıyla Raul'un ve İbrahimoviçin karşılıklı olarak top oynayacağı gün. Bu günü onların gözünden anlamak isterseniz aslında mahallede herkesin iyi dediği adama karşı oynadığınız gün olarak düşünün çünkü bu maçta kötüye yer yok ve onlarda öyle düşünüyor. Herkes karşısında ki kişinin iyi olduğunu düşünüyor. Peki bu 107 yıllık futbol tarihinin geçmişi ne kadar iyi? Hop hadi uzanıyoruz resimlerle geçmişe.

Tarih 13 mart 1902. İlk derbinin Barcelona tayfası. Kadrolar hakkında bilgim yok. İspanya kupası yarı final mücadelesinde karşılaşıyorlar ilk defa. Skor 3-1. Barcelona almış götürmüş maçı.
Tarih 13 Haziran 1943. General kupası yani bir başka deyimle Franco kupası yarı final müsabakası. Skor tabelada yazıyor. 11-1 Real Madrid, katalanları adeta ezip biçiyor.
Sene 1970. Bu fotoğrafı niye aldım diye sorarsanız Real Madridde oynayan Bonito, Uğur Boralın bir klon olduğunun ispatı olabilir mi acaba?
Sene 1983. Bernd schuster atıyor golü 2-1 oluyor maç. Ondan sonra bu hareketi çakıyor Madrid taraftarlarına. 8 sene oynadı Barcelonada Schuster. Sonrada geçti Real Madride(!) ve ordan da Atletico Madride.
Sene 1996. Ronaldo'nun 49 maçta 50 gol attığı sezon El-Classico'da Carlosla diyalogu. Sonra gitti 24 milyon euro ya İntere. Bir senede 50 gol atanı yollamak nasıl iştir anlamadım. Carlos maç içerisinde Brezilyalılarla diyalog kurmayı çok seviyor olacak ki, Galatasaray maçında herkes kavga ederken o Lincoln'le kanka sarılmış muhabbet ediyorlardı.
Tarih 13 Ekim 1999. Stad Nou Camp. Dakika 86. Çakıyor golü Raul Gonzalez ve sonra dönüyor Nou Camp taraftarına "şşşşşştttt akıllı olun" hareketi yapıyor. Stad sus pus ama sonra hareketle beraber çıldırıyor. Ben bu hareketi ilk olarak Gabriel Batistuta yaptı sanıyordum ama değilmiş, Raulmuş. Tuncay demek ki Raul'e özenmiş.
Tarih 3 Mart 2001. Guardiola hakemlerden şikayetçi. Yarın da şikayet eder mi acaba? O zaman gitmiş yanlarına sormuş "Kluivert ofsayt değildi hocam neden ofsayt verdiniz?" diye. Maçı 3-2 almış Real Madrid.
Tarih 23 Kasım 2002. Bu gün öyle bir gün ki bu gün Figo'nun korner bile kullanamadığı gün. "Hain" damgasını yedikten sonra Nou Camp'da adama korner bile kullandırmazlar yeğen.
Tarih 19 Kasım 2005. Alkışlar sizler için değil, Barnebeu'da döktüren Ronaldinho için. Tarih yazmıştı bir maçta tek başına Ronaldinho o gece. Hatırlayınca insanın hala alkışlayası geliyor. Tabi şimdi ki halini görmezden gelirsek.
Ve buda son resim. Tarih 2 Mayıs 2009. Stad Santiego Barnebeu. Skor 2-6. Bu sefer alkışlamadılar kimseyi çünkü alkışlamaları gereken bir adam değil bir takım vardı o gece sahnede(sahada) ve o yüzden şaşkın bakışlarla izledi madridista sadece o gün takımını. Aslında Messi alkışlanırdı ama yapmadılar bu sefer. Sağlık olsun.


İşte şimdi 107 yıllık bir tarihin bir başka randevusu var. Bu sefer ki daha şiddetli gibi görünüyor. Çünkü daha teknolojik. İki tarafında nükleer silahları var. Lig ikisi arasında geçecek o kesinde, ikisi birbirini nasıl geçecek?

1 Nisan 2010 Perşembe

Efsane..


Futbol böyle bir oyun işte. 2 takımda bize bu gün futbolun ne olduğunu, nasıl oynandığını gösterdiler. Bu maçla ilgili şu şöyledir bu böyledir diyemezsiniz. Çünkü bu maçta her şey muhteşemdi. Maçın hızı, paslaşmalar kesilmedi, kesemezsiniz de. Futbolu bize en güzel şekilde anlatan, futbolu sevmeyen insanlara bile futbol aşkı doğuran bu maç için 2 takımada teşekkürler. Puyol'un hareketi yüzde yüz penaltı ve kırmızı karttı. Barcelona ilk 15 dakika Almuniayı geçebilseydi şuan bu kadar zevkli bir maç izleyememiş olacaktık belkide.Sağolasın Almunia. Arshavin ve Gallas'ın sakatlanmasına rağmen Arsene Wenger ne kadar iyi bir hoca olduğunu gösterdi bize. Bu arada Walcott'a buradan aşk dolu sevgi sözcüklerimi gönderiyorum. Bende Real Madrid taraftarı olduğumu açıkça belli mi ettim ne ?

25 Mart 2010 Perşembe

Real Madrid Uçar Adım


Higuain 22. golüne ulaştı. Ronaldo takipte. Real Madrid, Barnabeuyu milat olarak kabul ediyor. Oraya kadar lider gelip, oradan da devam etmek istiyor. Geçen sene ki gibi olur mu ? Messi slalom yapıyor... Başkent'de işler çığırından çıkacak gibi duruyor. Bizede "Hala Madrid" demek düşer. İspanyolca ama..

16 Mart 2010 Salı

Ben Stamford Bridge'de Hiç Yenilmedim


Bu adam yenilmedi, yenilmiyor da. Havasını suyunu iyi bildiği statta nasıl oynayacağını da iyi bildi jose. Pandev ve eto'o sürekli olarak gittiler geldiler. Forvet hattı bile çok koştu açıkcası defansa çok yardım ettiler. Sneijder eminim Real Madrid taraftarının Perez'in kulaklarını çınlatmasına sebep olmuştur. Tıpkı Robbenin yaptığı gibi.Samuel ve Lucio savunma nasıl yapılır küçük bir seminer verdiler. Zanetti 36 yaşında nasıl futbol oynanır onu gösterdi. Kısacası İnter, çok iyi bir futbol oynadı. Zaten çok iyi oynamazsan, bu Chelsea'yi yenemezsin.

11 Mart 2010 Perşembe

Halamın Bıyıkları Olsa Lyon Olurdu


Hala Madrid, hâla aynı madrid. Farketmiyor istersen 250 milyon dolar da harcasan sen hala madridsen kocan olympic lyon. Higuain boş kaleye yuvarlasa belki halanın favorileri belirecekti ama olmadı. Ronaldo ne yapsın kardeşim. Yazık oldu. Kendi evinde oynayacağın kupadan oldun. Kuvvetle muhtemel ezeli rakibinin çıkacağı finale. O stat da onu geçen sene sen durduramadın. Başkası nasıl durdursun.

9 Mart 2010 Salı

İki Akademi Karşı Karşıya Gelirse


Bir tarafta Portekiz de en çok futbolcu yetiştiren, en çok futbolcu sunan, bu sunduğu futbolculardan da çok ciddi paralar kırpan bir futbol akademisi. Porto FC.

Diğer tarafta ise Premier Lig de West Ham United la beraber en iyi alt yapı tesislerine sahip, en iyi genç futbolcu yetiştiren, en iyi gençleri bulan seçen getirenlerin takımı. Arsenal FC.

Benim şöyle bir isteğim var. Bence bu maç öyle bir maç olsun ki 18 yaş üstünde adamlar oynamasın. Geleceğin futbolcularını bu takımlarda oynadığını bildiğimizden gelecek de değil şimdiden görme fırsatımız olsun. Tabi bunu duyarlar mı? Duymazlar tabii.

15 de 7 ?!


Bunu yapsa yapsa Liverpool yapar diyebilir misiniz ? Diyemezsiniz. Hatta ben bu haberi girip de bir de Liverpool resmi koymasam şimdi buraya inanır mısınız ? İnanmazsınız. Ama olan oldu. Liverpool, şampiyonluk umutlarını başka bir bahara bıraktığı ligde avrupa kupalarını da başka bir bahara bırakma yolunda emin adımlarla ilerliyor. 15 deplasman maçında 7 mağlubiyet.

5 Mart 2010 Cuma

Kader Oyunu Değil, Bu Senin Suçun


Ferguson hakemleri bıraktı, artık dünyanın gelmiş geçmiş en efsane stadına taş atmaya başladı. Takımın bütün gol yükünü çeken adam Rooney Wembley'de maç yapmış da milli takımla, şimdi kendini yorgun hissediyormuş bunun suçlusuda statmış. Saygılar Ferguson abi. 3 günde bir maç yapan futbolcun milli takımla bir maça çıkıp yoruluyorsa, otursun wolves maçında da gol atmasın.

Tutmayın Küçük Enişteyi

Tevez, Terry e boca ülkü ocakları raconunu anlatırken. Carvalho Terry'nin mematisi gibi çıkmış. Sıkıyım mi abi ?

17 Şubat 2010 Çarşamba

Şampiyon ?


Sorarlar adama 29 ocaktan beri yazmıyorsun lan sen ne iş peşindesin diye. Sorsunlar tabi. Boş adamım ben neden yazmadığımda belirsiz. Baktık bir Şampiyonlar ligi var bu hafta kalabalığız. Bizde başladık yine,yeni,yeniden.

İki maç oynandı dün akşam. Bir tanesi Stade de gerland'da bir şeytanın bacağını kırma mücadelesi. Diğeri ise San Siro da bir teknik direktörün son çırpınışı, bir yıldızın yeniden kalkınmaya çalışması, yaşlılar ordusu denilen, artık halı saha da maç oynama zamanlarının geldiği söylenen takımın, o gittikten sonra iflah olmaz denilen, bu takıma onun gibi bir yıldız lazım denilen, sir'in artık emeklilik yaşı geldi denilen diğer takımla mücadelesi. Kısacası, Stade de gerland' da Olympic Lyon, Real Madridi, 2005 ten beri evinde oynadığı 3 maçta beraberlik bile almadan yolladığı takımı ağırlarken, diğer yanda Leonardonun takımı Ac Milan, San Siro da Sir'ün takımı Manchester Unitede ağırladı.

Stade De Gerland dan başlayalım. Ronaldo, benim gördüğüm Real Madridin şutunu çeken tek isim. Tek bir şut. He birde oyundan çıkmadan önce Llorisi geçeyen Higuain. Onun dışında Olympic Lyon, Real Madride özel sahasında tavuk bağı mı var bilemem ama, sahayı o yıldızlar karmasına dar etti. Kaka, takımdan 30 dk önce ısınmaya başlama olayı olduktan sonra maç içerisinde ciddi bir kondisyon sorunu mu yaşıyor diye sordurmuyor değil seyirciye. Çünkü maç boyunca Lyon defansı özellikle kaka ile girdikleri bütün ikili mücadelelerde galip ayrıldılar. Kaka bırakın sağından atıp solundan geçmeyi, karşı karşıya kaldığı pozisyonlarda pas bile atamayacak kadar güçsüz bir oyun sergiledi. Zira Arbeloa ben defalarca dedim bu adamın bu takımda ne işi var diye hatta xerex maçında bunu söyler söylemez golünü attı o ayrı mesele ama bu adam Real Madrid defansına ciddi derecede hasar veren birisi. Onun yerine alınabilecek daha bir sürü adam varken sırf altyapıdan yetişme olduğu için onun alınması Pellegrini gibi teknik direktöre yakışır zaten. Real Madrid de oyuncu övcem, övemiyorum. Öyle birisi yok çünkü. Ama diğer tarafta Lyon takımı takdire şayan bir oyun ortaya koydu. Maç içerisinde Cesar Delgadonun Arbeloa ya yapmış olduğu bir hareket var ki görülmeye değer cidden çok teknik bir hareket. Zira Govou'nun gene aynı şekilde Real Madridin sol kanadını çok zorlaması gecenin önemli olaylarından dı. Lisandro Lopez biraz formunda olsaydı bu maç Real Madrid için çok daha farklı olabilirdi. Haaa bu arada hatırlamışken. Casillas "evde çoluk çocuk bekliyor abi benim bu karda kışta ne işim var bu maçta 6 lirada halı saha parası aldılar anasını satıyım" der gibi kaledeydi. Zira Makounun attığı golde gereğinden fazla ileride duruyordu ve oyuna top sokamama alışkanlığını bu maçta iyice istikrara soktu. Hep övdüm seni şu zamana kadar. Hazır eleştirme fırsatı bulmuşken biraz birşeyler söylüyim dedim. Makounun golü ayrı bir güzel tabi ama Lyon dediğim gibi takım olarak müthiş bir performans sergiledi, tek bir kişi maçı aldı götürdü diyemeyiz.Bu skor bence Real Madrid için oldukça kötü bir sonla sonuçlanabilir.

Şimdi geçelim diğer tarafa..

Kardeşim tamam anladık. Bu adam dünya kupasında oynamak istiyor. Aldınız getirdiniz güzelde. Formsuzsa çıkartın bilader. Sözüm sana Beckham. Maç içerisinde yaptığı olumlu hareketler Fenerbahçenin eski futbolcusu Maldonadonun sürekli olarak yaptığı hareket zaten. Pas aldığın adama pası geri ver. Allah tan yanında sağında solunda düzgün adamlar varda sırıtmıyorsun. Çıkardığın vakit çok yanlış demek isterdim Leonardoya. Milanda övülecek bir adam varsa. Oda gerçekten(!) dünya kupasında oynamak isteyen Ronaldinho dur. Ben, bu adam sürekli geri dönecek diyordum, bugün ertem şenerin deyimiyle sinyali çaktı. Pato forvet ikilisinden biri olmasına karşın Leonardonun ona vermiş olduğu kanatlardan git olayını aşırı derecede abartarak gereksiz driblinglerle takım halinde çıkılan pozisyonlarda kritik topları çok kötüye kullandı. Ama mücadelesi iyiydi. Huntelaar 'a birşey demiyorum ben onu Materazziye bıraktım. Seedorf'un golü çok şık. Onun dışında Milan için söylenecek başka söz bulamadım.

Evet işte aslında asıl konuşulması gereken yer burası. İzlediğim kanal Scholes gol attıktan hemen sonra Sir Alex Fergusonun ağzının içini gösterdi. İşte bu anda o iskoç ingilizcesiyle o an dibinde bulunan, zannedersem Evans'a Fuck out lu birşeyler söylüyordu. Zira oyuncusuna kızıyorsa gol olmuş pozisyonda hemde bu kadar sert bir şekilde, Sir' in gizli dünyası da varmış demektir bu. He gole sevinirken bizim yaptığımız gibi analar avratlar kaydırarak seviniyorsa Sir, onu onun içinde bulunan Türk gücüne verelim.
Fletcher bana göre gecenin adamıydı. Zira hem orta sahada basmadık yer bırakmadı. Bir sağda bir solda, bir bakıyorsan ortada top kapıyor. Maç sonu 2 asistle tamamladı ki, Scholes'a attığı pas Juan Ramon Riquelme abisi tarafından kesin takdir görmüştür. Rooney bu sene Avrupa gol kralı olma yolunda hızla ilerliyor. Man u deplasmanda alınabilecek en güzel, en müthiş galibiyeti aldı. hem 3 gol attı. Hem galip geldi. Yazımı, nba stüdyodan çalmış olduğum inenler ve çıkanlarla noktalıyorum. Herkese okuduğunuz için şimdiden teşekkürler..

Çıkanlar

Olympic Lyon
Cesar Delgado
Sydney Govou
Ronaldinho
Darren Fletcher
Manchester United

İnenler

Real Madrid
Ac Milan
David Beckham
Kaka Leite
Cristiano Ronaldo
Iker Casillas
David Beckham

Küfürbaz Fergie' i nereye koyacağımı şaşırdım. Oda size kalsın..


29 Ocak 2010 Cuma

Bir Efsanenin Son 20 Dakikası


Başlığa baktığınız zaman günümüz futbol tarihinin en efsane kulüplerinden bir tanesinin şuan ki dramını yansıtmaya çalıştım size. Kendi tohumunda yetiştirdiği, efsane futbolcusu olduğu, başarılı olmak isteyen başarısız bir teknik direktör, artık yavaş yavaş sadece Raul misali, sadece karizmasıyla dolaşmaya başlayan gelmiş geçmiş en golcü ve en efsane oyuncu, dünyanın gelmiş geçmiş en iyilerinden ama artık işin işten geçmiş olduğu bir kaleci, transfer edilen ve herkesin yıldız gözüyle baktığı kişilerin gözden ve gönülden ırak olması.. Ve daha nicesi. İtalya liginde 27 şampiyonlukla en yakın rakibine bile çok sağlam fark atmış, 10 sene şampiyon olmasa bile kimsenin geçemeyeceği bir kupa müzesine sahip takım.

boşlukları sırayla doldurduğumuz da Ciro Ferrara, Alessandro Del Piero, Gianluigi Buffon, Felipe Melo ve Diego. Kısaca Juventus.

Dün gece 1-0 öne geçtiler italya kupası çeyrek final mücadelesinde. İstedikleri buydu onların. İnter karşısında galip gelebilmek ve bir şekilde onun efsane adının geçtiği yerde şuan bulunan kralı yıkmak, yok etmek. Ama son 20 dakikada kalesi düştü juventusun. Önce Sneijderin frikiği buffonu yanılttı, Lucio beraberliği getirdi. Sonra Motta'nın şutu Buffondan sekti, Balotelli galibiyeti getirdi. İtalya kupasını en çok kazanan o efsane takım ise, o kupaya veda etti. Tıpkı bu sene bütün herşeye veda ettiği gibi.
Peki acaba bu takımın arkasında duranlar, bu başarısızlığın faturasını ne zaman ve kimlere kesecek? Oda efsanenin arka kapısında saklıdır herhalde.

Mutu Mutu Mutu


Kokain aldın. 7 ay mahkum oldun. Ah be oğlum, şimdide hızlı kilo vermek için ilaç aldın neden haber ettirmiyorsun. Hayır seni bu kadar seviyorum sen kendini yakıyorsun.

Adrian Mutu'nun işi bu sefer çok zor. Geçen sefer paçayı ucuz kurtaran yıldız futbolcu, bu sefer kariyerine fifa mühürü vurdurtabilir. Ah Mutu Vah Mutu..

26 Ocak 2010 Salı

Premier Lig'in Huntelaar Aşkı.


Adam gol atamadıkça, İtalyada mozarella soslu spagettileri yedikçe, kilo aldıkça ve çalışmadıkça transfer listelerine girmekte ciddi bir artış görülüyor. Hayat sana güzel Huntelaar. Ben türk takımları Ocak ayında atlar diye bekledim bu transfer için ama İnzaghi'nin ligde Huntelaar'a bir maçta iki gol attırtma çabası başarılı olunca o iş yattı diye düşünmüştüm. Yanılmamışım çünkü hiç bir gazetede göremedim Huntelaar'ı. Neyse hepsini geçtim adamın peşine Arsenal bile düşmüş. Van Persie'nin yerine alacaklarmış. Arsene Wenger hocama sebep diye soruyorum? Aldığı zaman sonucunu görürüz elbet. Bu arada diğer listesinde olan takımlarda

Everton
Tottenham( yeter ulan forvet forvet manyak mısınız?)
West Ham United
Birminhgam City

Armin Veh


Maggath gitti. Sen geldin. Kendini Maggathla yarıştırdın ki, sistemi değiştirdin. Oysa ki sistem üzerinde sadece ufak tefek Veh oynamaları yapsan, kimse çakmazdı köfteyi. Sistem çöktü. Takım geçen seneden çok çok uzaklarda. E sanada yol görünür tabi. Armin Veh Wolfsburg'dan kovuldu. Wolfsburg taraftarına hayırlı olsun.

Hayalimde ki Kadroyu Kurdum


Milan maçının ertesinde hakemler için gelmiş geçmiş en güzide ayarlardan birini verdikten sonra gene demeçlerine devam ediyor Jose Mourinhom.
"Tam kadro olsak, işler bizim için daha kolay da olabilirdi. Eto'o, Stankovic ve Chivu yoktu. Bu eksiklere rağmen, çözüm üretmeyi başardık. Normalde daha da güçlü bir takımız. Şu anki kadro, tam da hayalini kurduğum kadro. Ben forvette, sadece gol atan değil aynı zamanda ayağında top tutabilen ve pas yapabilen futbolcuları seviyorum. Mevcut forvet oyuncularım da bu özelliklere sahipler ve bundan çok memnunum"

Bu bollukta tabi adam ne diyeceğini iyi biliyor. Chelsea maçınada az kaldı ha !!? Akacak kan damarda durmaz Mourinhom.

Maradonanın Kadrosu


Arjantinde pek yakında Çinde ki yasaklardan birine getircekler buna eminim. Nasıl ki Çinde herkesin 1 ya da maksimum 2 çocuk yapma hakkı varsa, Arjantinde de bir aileden maksimum 1 futbolcu çıkması kanunu gelecektir. Diğerleri de halı sahada baklavasına oynar artık. Biz burdan götürürüz dert değil. Maradona da derde düşmüş. Nereye baksa yıldız, nereye baksa futbolcu. Adam futbolcu ve yetenek ikilisini bir arada görmekten bıkmış kusacak neredeyse. Her hazırlık maçına farklı 23 kişi çağırıyor. Kafasında henüz netleştirememiş Maradona kadrosunu. Kendisine bol sağlıklı günler dilerken, Messili, Aguero'lu bir kadroyla karşımıza çıkmasını temenni ediyoruz. Bu arada Arjantin defansı, Samuel Walter'sız olmaz dayı.

Luca Toni


Juventus maçında sakatlandı. 3. dakikada oyundan çıktı. Ranieri bu sayede intikam aldı bence. Oyuna Totti girince işler değişti. Juventusta çarşı karıştı. Adam Totti çünkü. Luca Toni değil. Bir maç içerisinde normal bir futbolcunun hayatı boyunca giremeyeceği pozisyonlara girip 1-2 gol atan adam ve ondan sonra kral olan adam. Daha doğrusu kral ettiren taraftara sahip olabilme durumu bu. Allahtan Trabzonspor taraftarında böyle bir durum yok adamlar gerçeği biliyorlar, görüyorlar(bkz:Umut Bulut). 4 hafta sahalardan uzak kalacakmış Toni. Çabuk dönmek istiyormuş sahalara. Sen buraya gelmedin, inşallah yarın iyileşirsin ve sahalara geri dönersin çünkü ikinci bir kalp krizi futbolcusu vaakası 25 milyon taraftarın pek kaldırabileceği bir şey değildi be Toni. Bizi de anla yeğen.

4 Ocak 2010 Pazartesi

Kayıp Aranıyor


35 yaşında, kavruk, kariyerinde Bayern Münih, Real Madrid gibi çok üst düzey kulüpler mevcut. Gece karanlığında görmediğiniz sürece bulduğunuzda Hamburg yöneticilerine haber veriniz.
Adı Ze Roberto Da Silva Junior.